Son yıllarda evcil hayvanların evlerde beslenmesi oldukça yaygınlaştı. Büyük kentlerde evlerin çoğunda bir veya daha fazla evcil hayvan var. Evcil hayvanlar ; köyde , sokakta , barınakta… Aslında onlar hayatın ta içinde. Düşünüyorlar , duygulanıyorlar , psikolojik sorunlar yaşıyorlar . Bizse doğanın hakim canlısı olarak onları nasıl tanıyoruz ? Onları anlıyor muyuz?
Mesela ; köpekler niçin ulurlar , hiç düşündünüz mü? Uluma ; bir ağıttır , yalvarmadır. Nerdesin gel artık haykırışıdır.Sesimi duy artık bağırtısıdır.Sevdiğinden ( bağlı bulunduğu ailesinden ) ayrı kalmış köpeğin sıla özlemidir.Köpeğin her çıkardığı ses uluma değildir elbette.İletişimde kullandığı başka sesler de vardır. Sıradan zannettiğimiz havlamalar mesela.
Bölgesini korumakla görevli bir köpek , oraya insan yada başka bir hayvanın girmesine engel olmak , uyarmak için havlar. Yaklaşan bir tehlikeyi haber vermek için alarm niteliğinde havlar. Canı sıkılınca ilgi çekmek için havlar. Bu durum ; genelde bahçede olan köpeğin önünden bir insan veya başka bir hayvanın geçişi sırasında olur. Köpeğin beden dili saldırganlık ipuçları taşımaz. Yani “ hey ben buradayım , selamlıyorum seni “ der.
Köpekler bazen da sosyal ilişki gereği havlarlar. Civarda havlayan bir arkadaşına eşlik ederler. Yalnızlık kaygısı taşıdıklarında da havlarlar.
Evlerde ençok beslediğimiz ikinci canlı kedilere gelince ; köpeğe göre en önemli artıları gürltüsüz oluşlarıdır diyebiliriz.Köpekler havlar , kediler miyavlar . Ancak kediler , kendi aralarındaki iletişimde sesden ziyade beden dilini daha çok kullanırlar. Uzak yada yakın mesafede birbirleri ile iletişimde miyavlamazlar. Kulak , kuyruk , bıyık gibi organlarını kullanarak oluşturdukları vücut hareketleri ile iletişim kurarlar. Mart kedileri hariç . O ay gelince sevgililerine serenat için sesler çıkarırlar .
Kediler , miyavlayarak iletişim kurmayı insanla kurdukları ilişkide daha çok kullanırlar . Çünkü bilirler ki insanlar onların miyavlamalarına daha çok ilgi gösterirler. Hatta her durumda ayrı bir ses tonu kullanarak ( duygulu , acı çeken , acıkmış , coşkulu ) adeta bizlerle konuşurlar . Ben, bir veteriner hekim olarak bir çok kedi sahibinden “ benim kedim bana anne diyor “ dediklerini duymuş ve bu duruma tanık olmuşumdur .
Köpekler dünyayı bizler gibi mi deneyimler ?
Ünlü köpek davranış uzmanı Sezar Millan diyor ki; “ İnsanlar önce görür , sonra duyar , daha sonra koku alırlar . Köpekler ise durumu algılarken koklar , duyar , son olarak da görürler .” Kediler ve köpekler avcı hayvanlardır . Doğada hiç kimse hazır mamalarla servis yapmıyor onlara . Kendi mamalarını kendileri avlayarak yemek zorundalar . Avlanırken avın renginin önemi var mı sizce ? Ne renk olsa yerler tabiki. Oysaki avın kokusunu almak , sesini duymak renginden çok daha önde gelir . Köpeklerde , kedilerde insanlar kadar net görüş keskinliğine sahip değillerdir. Yaklaşık + 3 derece miyopturlar . Çok yakın ve çok uzaktaki cisimleri göremezler . Ancak hareketteki farklılığı algılarlar .
Böyle olunca bizler onları yıllarca siyah beyaz görüyor zannettik . Oysaki köpekler dünyayı , sarı veya mavi – yeşilin tonlarında görürler .
Peki ya kediler gerçekten dokuz canlı mıdır ?
Hayır , elbette onlar da bizler gibi tek yaşama sahiptirler . Yükseklere tırmanırlar , zıplarlar , atlarlar , düşerler ve çoğunlukla hayatta kalırlar . Bizler de bu nedenle dokuz canlı olduklarını düşünürüz . Aslında yüksekten düşen kediler ; “ paraşütçü kediler” dir. Yani düşüş anında bir paraşüt gibi yavaşça süzülür ve dört ayak üzerine düşüşü ayarlarlar . Ancak günümüzde binalar çok yüksek ve etrafları beton zeminlerle kaplı . Bu nedenle en şanslı “paraşütçü kediler” 3 ve 4 . kattan düşen kedilerdir .
Kediler , köpekler , kuşlar , insanlar , tüm canlılar birbirlerinden farklı özellikler taşırlar . Doğada üstünlüğü elinde tutan bizler , doğaya duyduğumuz özlemle farklı özelliklerdeki hayvanları kendi yaşam alanlarımıza sokarken onların türe özgü özelliklerini de yaşamalarına olanak tanımalıyız . Özgürlük ve refahlarına saygı duymalıyız . Gerektiğinde bir köpeğin ulumasını , Mart kedisinin miyavlamasını anlayışla karşılamalıyız .